Cuma, Nisan 30, 2010

Selanik-Kavala Gezisi


















Selanik içinde selam okunur
Selamın sedası cana dokunur
Gelin olanlara kına yakılır
Aman ölüm zalim ölüm üç gün ara ver
Al başımdan bu sevdayı götür yare ver.

Selanik ilkokul sıralarından beri "Mustafa Kemal 1881de Selanik'de doğdu" cümlesiyle kazındı zihnimize.
Bir de Selanik modeli örgü ile üzümlü, fındıklı selanik kurusunu (gevreği de denir) biliriz. Hep merak ettiğim bu şehri sonunda görebildim.
Yunanistan ile Türkiye birbirine benziyor diye çok duymuşumdur. Amacım hep yapıldığı gibi ülkeleri karşılaştırmak değil ama gerçekten çok benziyor diyebilirim. 500 yıl bir arada yaşamışız, bu benzerlik de doğal zaten.  Biraz daha Avrupa Birliği eli değmiş gibi. Biraz İzmir, bazı sokaklar Bursa, bazıları ise İstanbul kokuyor.
Selanik bir liman kenti. Ege'nin en güzel koylarına sahip Halkidiki Yarımadasında yer alıyor. Adı Büyük İskender'in kızkardeşi Thessalonica’dan geliyor.  Yunanistan'ın ikinci büyük kenti. Yunancada Thessaloniki diye söyleniyor. 1430'da Osmanlı Devleti'ne dahil olur. 1913'de Balkan Savaşları sonrasında elden çıkar.  Osmanlılar zamanında Avrupaya yakınlığının avantajlarını kullanan gelişmiş, pek çok ırk ve dinden insanın bir arada yaşadığı bir yermiş. Günümüzde Selanik'de yaşayan insanların çoğu Nüfus Mübadelesi ile oraya yerleşmiş Anadolu kökenli kimseler. Soyisimlerinden bunu anlamak mümkün. Semercis, Karamanlis gibi...Yunancada bir çok Türkçe kelime var. Prof. Heath Lowry Selanik’i ‘Türkiye dışındaki son Osmanlı şehri’ diye tanımlıyormuş.

Atatürk’ün ve Nazım Hikmet’in doğum yeri olan Selanik’teki Atatürk Evi Türk konsolosluğu ile aynı bahçeyi paylaşıyor.Ev Selanik Belediyesi tarafından satın alınıp, 1937’de Atatürk’e hediye edilmiş ve 1953’te müze olarak ziyarete açılmış. İçeri girmek için epey bekledik. Grup grup alıyorlar. Mütevazi, güzel bir ev. Atatürk'ün burada doğduğunu bilmek ayrı bir duygu.








Atatürk evi ile aynı caddede bulunan Aya Dimitri (Agios Dimitrios) Avrupa'nın en büyük katedrallerinden biriymiş. Gerçekten görülmeye değer. Bir aziz adına yaptırılmış. Kilisenin içindeki freskler, ahşap oyma eserler, bodrum katındaki mahzen gibi bölümler çok güzel.
Bu kilisenin 2-3 yerine dilek kutuları konulmuş. Dileğinizi ya da sadece hakkında iyi şeyler dilediğiniz kişilerin isimlerini yazıp bu kutuların içine atıyorsunuz. Biz de öyle yaptık. Hiç geri kalırmıyız? :-)


 














Ünlü filozof Aristo’nun adını taşıyan meydanın yakınındaki Tsimiski Caddesi ve civarındaki sokaklar, Selanik’te alışveriş için ideal yerler. Meydan ve caddelerin çevresindeki binalar çok güzel.  Bizde neden böyle meydanlar ve meydanları çevreleyen böyle güzel binalar yok bilmem. Gece hayatına meraklı olanlar sahildeki gece kulüpleri ve tavernalar meşhurdur bilesiniz.
Venizelos heykeli
Burada;
  • Caddeler motorsiklet ve bisiklet dolu.
  • Heryerde herkes frappe içiyor. Frappe adeta Yunan milli içeceği olmuş.
  • Akşam altıdan sonra market ve mağazalar kapalı ama cafe ve barlar açık.
  • Öyle çok moda kurbanı kadın görmedim.Genelde rahat giyiniyorlar.
  • Ülkelerine Hellas demeyi tercih ediyorlar.
  • Evlerde balkon mutlaka var ama küçücük.
Bazı benzer kelimeler: çörek: çureki, köfte: bifteki, dolma: dolmaki, cacık: cacıki
Kavala (Καβάλα) ise çok şirin bir sahil kenti. İşte burda yaşanır dedirtecek türden yani. Burada hemen her ev deniz manzaralıymış. Çok zevkli yapılmış, rengarenk balkonlu evleri var.

Kavala'nın kurabiyesi meşhur. Almadan dönmeyin.

İpsala sınır kapısından geçerken Meriç Nehri'nin üstündeki köprüde böyle ilginç bir görüntü var. Bir taraf Yunan; mavi-beyaz, diğer taraf Türk; kırmızı-beyaz.
Burada Türk kahvesi Yunan kahvesi olmuş. Greek Coffee... Bir paket aldım evde denemek için. Sadece daha az kavrulmuş, başka fark yok. Ama az kavrulduğu için bizim alıştığımızdan biraz farklı. Kıbrıs'ın, adını jön Türklerden alan con kahvesine benziyor.  
Kavala'da Osmanlı'nın Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın doğduğu ev ve çevresindeki tarihi yapılar da görülmeye değer.
Peki bu gezide neler alınır?
-Ouzo ve Mastika (Ouzoyu susuz veya buz katarak içebilirsiniz, Mastikayı da sek veya soda ile içebilirsiniz. Ben sek içmeyi tercih ederim)
-Sakız reçeli (macunu)
-Kavala kurabiyesi
-Merak ediyorsanız Greek Kahvesi

*Sakız reçelini sade tüketebileceğiniz gibi ılık süte karıştırıp içebilirsiniz. Süte bir top vanilyalı dondurma da eklenebilir. Sakız reçelini muhallebi veya sütlacınıza pişme aşamasında ekleyebilirsiniz. Ben kahveyi pişirirken ekledim bir tatlı kaşığı çok güzel oldu. Ayrıca kahvenin yanına şöyle de sunulabilir; bir tatlı kaşığı sakız reçelini buz dolu bir bardak suya batırın. Arada bir kahvenizi yudumlarken azar azar yiyin. En sona da suyu için.

Salı, Nisan 20, 2010

Pita ekmeği

PİTA, Rumca ve lazcada ‘pide ve ekmek’, Arnavutça’da ise ‘börek’ anlamına geliyor.


Uzun zamandır Pita ekmeği denemek istiyordum. Birkaç benzer tarif baktım ve ilk denememde çok güzel ama biraz tuzsuz oldu. Ben de ikinci yapışımda tariftekilerin iki katı tuz koydum daha iyi oldu. Yapılışı kolay yemesi güzel bir ekmek..
MALZEMELER
-2 çay kaşığı kuru maya (toz halinde paketlerde satılanlardan kullandım)
-1 su bardağı süt
-1 çay kaşığı şeker
(Bu üç malzemeyi karıştırıp 5-10 dakika bekletin)
-1 çay bardağı yoğurt
-1 yemek kaşığı sıvı yağ
-1 yumurta
-2 çay kaşığı tuz
-1 çay bardağı su
-aldığı kadar un.
*Tüm malzemeler oda sıcaklığında olmalıdır. Un elenmelidir.
yumurtayı çırpın ve içine yoğurt, tuz, yağ ve suyu ekleyin. Mayalı sütle karıştırıp hafifçe elinize yapışacak kıvama gelene kadar unu ekleyin. Yoğurun. Üzerini kapatıp 1 saat dinlendirin. Sonra 12 ya da 14 eşit parçaya bölün, 1cm kalınlığında açıp tekrar 10 dakika kadar bekleyin.(üzerini örterek)
 
 Fırınınızı en yüksek ısıda 5 dk ısıtın. Ekmekleri irmik ya da un serpilmiş tepsiye dizip fırına verin. 200-210 derece yeterlidir. Üzeri kızarınca çıkarın.
*Un tam buğday unu olabilir.
*Üzerine yumurta sürülüp çörek otu serpilebilir.
*Bu ekmeklerle sandviç harika oluyor çünkü içleri boş ve kolayca cep gibi açılıyor.
*Yapıp,soğuduktan sonra derin dondurucuya kaldırıp sonra kullanılabilir.

Paskalya yumurtası

Sümerlerde baharın gelişi, doğanın uyanışı daha çok bolluk ve bereket getirsin diye evlerde yumurtalı yiyecekler yapılarak kutlanırmış. Yumurtanın içinde barındırdığı yaşam simgesel bir anlam taşırmış.

Paskalya tüm Hıristiyanlar tarafından kutlanır. Yaygın olarak kiliselerde düzenlenen ayinlerin dışında, kutlandığı ülkeye göre değişik gelenekler vardır. Bunlar arasında en yaygını kişilerin birbirine genellikle çikolatadan yapılan Paskalya tavşanı ve Paskalya yumurtası hediye etmesidir. Paskalya Günü için evlerde Paskalya çöreği yapılır; yumurtalar haşlanır ve boyanır; mumlar yakılır; dualar okunur.


Paskalya yumurtasının İsa'nın yeniden dirilişini simgelediğine inanılır. Paskalya 21 Mart’ta dolunayın görülmesinden sonraki ilk pazar günüdür. Bu nedenle Paskalya Günü’nün tarihi değişebilmektedir.


Yumurtanın kabuğu dünyayı, zarı havayı, beyazı yeryüzündeki suları, sarısı toprağı simgeler. Geçmişte sadece kırmızıya boyanan bu yumurtalar artık rengarenk boyanıyor.


Fransa kralı 14.Louis krallığındaki en büyük yumurtanın kendisine hediye edilmesi üzerine çevresindekilere altın ya da gümüşle kaplanmış yumurtalar dağıtırmış. Çok garip aynı uygulama 14.Louis'den hemen hemen 100 yıl kadar önce yaşayan İran Şahı I.Abbas'da da görülüyor. Nevruzda halk arasında dolaşır altın-gümüş kaplama yumurtalar dağıtırmış. Louis bunu duymuş da özenmiş olabilir mi? :-)



Rus Çarı III.Aleksander karısına hediye etmek için ünlü kuyumcu Feberge'ye (1884'de) mineli, gümüş ve altın işlemeli paskalya yumurtası yaptırmış. Sonraki 11 yıl Feberge çariçe için her paskalyada bir yumurta tasarlamış. Çar öldükten sonra yerine geçen II.Nikola'da babasından aldığı bu geleneği sürdürmüş. O yumurtaların içine bir de sürpriz koydurmuş.

Cumartesi, Nisan 10, 2010

Kedi dili ile pasta


Savoiardi kedi dili bisküvilerim vardı. Bir aydır dolapta duruyorlardı. İnternetten değişik tarifler buldum. Ancak tariflerin çoğu birbirini tutmuyordu. Çünü herkes denemiş ve zevkine göre yapmıştı. Ben de bir iki küçük deneme ve kendi zevkime göre eklemelerden sonra başarıya ulaştım. Tarfini veriyorum.

Malzemeler
-Kedi dili bisküvi (24 adet kullandım)
-Krema (1 küçük paketten biraz az.)
-250 gramlık Mascarpone peyniri(Labne de olur)
-3 yumurta sarısı
-Filtre kahve ya da hazır kahve
-Toz şeker
-Kakao
-Likör, vodka vb.
(Kremanın hepsi kullanılabilir. Ben yoğun olsun istemedim 3-4 kaşık eksik kullandım. Bazı yerlerde mutlaka Mascarpone olmalı diyordu. Mascarpone peyniri kullandım ama bence Labne de ona çok yakın bir tat.
Yapılışı:
-Mascarpone'yi, kremayı ayrı kaplarda çırpın ve sonra birleştirip tekrar çırpın.
-Yumurta sarılarını benmari yöntemi ile ısıtarak rengi açılıp hafif kabarana kadar çırpın. Sonra yarım su bardağı şeker ekleyip tekrar çırpın.
-Krema, peynir ve yumurta karışımını ekleyip tekrar karıştırın.
-Kedi dillerini, 2 tatlı kaşığı şeker koyduğunuz koyu kahveye (isteğe göre 3-4 kaşık kahve likörü ya da vodka karıştırılmış) batırıp tabağa istediğiniz gibi dizin. (Ben 12 tanesini alta dizidim.İki kat yaptım. Her kişi için ayrı ayrı 3X2 küçük dilimler halinde de dizebilirisiniz.) Ben vodka ile kahve likörünü karıştırıp koydum. Bir de kedi dillerini kahveye batırmak yerine üzerine kaşıkla kahve gezdiridim. Çok ıslak olmasından hoşlanmam çünkü.
-Kremalı sosu üzerine yaydım.Bir kat daha bisküvi dizip kahve ile ıslattıktan sonra tekrar sosu yaydım. Buzdolabında bir gece beklettikten sonra çıkarıp üstüne kakao serptim. Fotoğraftaki gibi oldu tadı da enfesss.
-Ayrıca,aralara muz dilimleri de konulabilir. Üstüne çikolata rendelenebilir. Bence herkesin kendi isteğine göre şekillendirebileceği bir tatlı.

.

Pazar, Nisan 04, 2010

Çikolata -Tanrıların Yiyeceği

Çikolata, tropik kakao ağacının çekirdek denen tohumlarından yapılır.
Milattan önce, Mayalar’ın ve Aztekler'in çikolata yaptığı biliniyor.

Efsaneye göre, Aztek kralı Moctezuma günde 50 fincan çikolata içiyordu.
Azteklerde ve Mayalarda çikolata içmek önemli bir olay sayılırdı. Ama sadece kraliyet ailesi bu ayrıcalığa sahipti.
Latince adı “tanrıların besini” anlamında Theobromocacao olan kakao ağacından elde edilen kakao meyvesinin içinde yaklaşık 2,5 cm boyunda 20-40 tohum, yani kakao çekirdeği bulunur. Bu çekirdekler birkaç gün muz yaprağında mayalandırılır. Daha sonra güneşte kurutulur ve böylece çekirdekler kavrulup öğütülmeye hazır hale gelir. Öğütülen macun görünümündeki kakao, çikolata yapımında kullanılır. Ayrıca preslenerek kakao ve kakao yağı elde edilebilir.


Kavrulmuş kakao parçaları şekerle karıştırılır ve bir kapta ağır silindirlerle hamur haline getirilir. Bu hamur ince çikolata tabakalarına dönüştürülür ve ardından bu tabakalar kakao yağı katılarak yumuşatılır. Sonunda sıvıya dönüşen çikolata kalıplara dökülür ve soğutulur.

Değişik çikolatalar yaparken, çikolatanın yumuşak ve kolay işlenebilir olması için soya fasulyesinden elde edilen "lesitin" maddesi de eklenir.
Kakao Mayalarda ve Azteklerde zenginlerin, savaşçıların ve kralların içeceği; aynı zamanda para olarak da kullanılacak kadar değer verilen, altınla gümüşle bir tutulan bir üründür. (Sophie D. Coe)
Kakaokonun çok değerli olması nedeniyle Azteklerin sahtesini bile yaptıklarını biliniyor. Sahtesi kilden yapılıyordu. Kile, kakao çekirdeği gibi şekil verip ya kendi başına ya da gerçek kakaoya karıştırıp satıyorlardı. Kil diğer kakao taneleriyle suda eridiğinde ortada iz de kalmıyordu. (Jonathan Haas)

İşin garip tarafı, kakao ağacı yetiştirenlerin, çekirdekleri toplayanların, atölyelerde çalışanların çoğunun çikolata yiyecek durumda olmamaları.. Çikolata pahalı olması nedeniyle bu ülkelerde çok lüks bir yiyecek olarak algılanıyor.

16’ıncı yüzyıl başlarında ünlü kaşif Kristof Kolomb tarafından Avrupa'ya getirildiğinde tadı bugünki gibi değildi. Baharatlı, acı bir içecekti. İspanyollar çikolatayı İspanya’ya götürdüklerinde Avrupalıların damak tadına uydurmak için içine şeker katmaya başlarlar.
İspanya' da yaygınlaşan bu içecek, 1606 yılında İtalya'ya, 1615 yılında Fransa'ya, 1657 yılında ise İngiltere'ye yayıldı ve aynı yıl Londra’da ilk çikolatahane açıldı.
Çikolota bildiğimiz şekil ve tadıyla ilk kez 19’uncu yüzyılın ortalarında İngilitere ve İsviçre’de görülmeye başladı. İlk çikolata 1876 yılında İngiltere’de imal edildi. Daha sonra İsviçre'li Daniel Peter çikolatayı üretti. Bu tarihten sonra çikolata, farklı tatlar ve lezzetler eklenerek günümüze kadar geldi.


Amerikalılar kişi başına yılda ortalama 6 kilo çikolata tüketiyor. Avrupa ülkelerinde ise tüketim bunun neredeyse iki katı.
Araştırmalara göre, insanların %68'i siyah çikolatayı tercih ediyor. Ama Türkiye’de en çok sütlü çikolata tercih ediliyormuş.

Çikolata en iyi kahve ile gider diyorsanız zaten bunun birçok yerde gelenekselleştiğini de bilin. Peki hiç bir fincan sıcak çikolatanın içine bir kaşık kahve eklediniz mi? Çok güzel oluyor.
Bazı yerlerde bir fincan sıcak çikolatanın üstüne 1-2 tane marshmallow konulup getiriliyor.


İsviçre Çikolatasının Doğuşu; Günümüzde İsviçre, çikolata üretimi ve kalitesiyle dünya lideri. Daniel Peter, 1875 yılında İsviçre’de ilk sütlü çikolata tabletini piyasaya sürmüştür.

19 yy’da yetersiz beslenme sebebiyle bebek ölümleri çok yüksektir. Henri Nestlé’nin sütten sıvının buharlaştırılarak süt tozu elde edilmesini sağlayan yöntemi bulması hem binlerce bebeğin hayatını kurtaran mamanın hem de sütlü çikolatanın üretilmesini sağlamıştır. (Nestlé, Almanca’da küçük kuş yuvası anlamına gelir.)
İtalyan gezgin Gemelli Careri, Avrupa’yı toplu ulaşım araçlarıyla gezen ilk kişi olarak tarihe geçti. Gezisi sırasında (1693)Osmanlı topraklarına da uğrayan Careri’nin, çikolatayı Türkiye’ye getiren ilk insan olduğu bilinir.

Birkaç bireysel deneyim dışında Osmanlı'nın son zamanlarına kadar halkın çikolatadan haberdar olduğunu söylemek mümkün değildir. 1909 yılında Nestlé çikolatalarının İstanbul Karaköy’de ilk satış ofisi, 1927’de Feriköy’de çikolata fabrikasının açılması ile halk yavaş yavaş çikolatayla tanışmaya başlar.
İyi bir çikolata nasıl olmalı?
İyi bir çikolata düz ve pürüzsüz olmalıdır. Kırıntı yapmadan net bir şekilde bölünebilmelidir. Ağızda yağ tadı veya şeker zerrecikleri hissettirmemelidir. Ayrıca gerçek çikolata kakao yağıyla yapılmalıdır. Çikolatayı buzdolabında değil, güneş almayan serin bir yerde kapalı olarak saklayınız.

*Bir tavsiye: eğer sık sık evde çikolatalı birşeyler yapıyorsanız marketten 80-100 gramlık tabletler almak yerine 1 kiloluk kuvertür alın.Hem daha hesaplı, hem elinizin altında hep bolca çikolata bulunmuş olur. Ben Metro marketten Elit bitter kuvertür çikolata aldım. Lazım oldukça kesip kullanıyorum. Sütlü istediğimde, çikolatayı eritip biraz krema ekliyorum. Hatta hemen bir tarif verebilirim:
Eritilmiş bitter çikolata, mısır gevreği, kuru çekirdeksiz üzüm, fındık, portakal kabuğu rendesi. (ölçüyü isteğe göre değiştirin. Mısır gevreği az fındık çok olabilir.Üzüm yerine küçük doğranmış kuru kayısı veya incir de olur) Malzemeleri karıştırın. (Çok az tarçın eklenebilir.) Yağlı kağıdın üzerine kaşık kaşık bırakın. Soğuyunca afiyetle yiyin.
- Bitter çikolatanın içinde bolca bulunan kakao, kalp ve kanser hastalıklarına karşı koruyucudur.
- Çikolatanın içinde bulunan antioksidanlar hücrelerimizi stresten koruyor.
- Çikolata zengin bir kalsiyum kaynağıdır. Florid açısından da zengindir.
- İçeriğindeki mutluluk veren aktif maddelerle, strese karşı bire bir.


Türkiye'de En İyi Çikolatalar Nerede?

Divan pastanesi ve Vakko''da satılan çikolatalar Türkiye'dekilerin en iyisi diye bilinir ve İsviçre kökenlidir.
Gezi Pastanesi'nin çikolataları da çok meşhurdur. Burada 24 çeşit çikolata vardır. En kaliteli kakaoyu kullanıkları söylenir.
Neuhaus'un çikolataları da Belçika’dan ithaldir.
Ali Galip Pastanesi'nde (İzmir’de) 15 çeşit çikolata vardır. Burada 100 yıldan fazladır üretim yapılmaktadır.
Baylan pastanesindeki çikolatalar tamamen el emeği oluşu ile meşhurdur.
Lindt çikolata da bu listeye girmelidir.
BEYOĞLU ÇİKOLATASI: Büyükparmakkapı sokak girişinde en popüleri ve kalitelisi yapılan çikolata.



BOLU ÇİKOLATASI (BOLÇİ) Bolu dağ fındığı, kakao ve krokantın birleşimi olan çikolata.

Çikolata ile ilgili Filmler:


Charlie’nin Çikolata Fabrikası Charlie (Freddie Highmore) ailesi ile zor bir şekilde geçinen fakir bir çocuktur. Tüm dünya ve Charlie, çikolata fabrikasıyla zengin olmuş Willy Wonka'nın (Johnny Depp) esrarengiz ve yıllardır kapalı olan fabrikasını merak etmektedir. Ama bir gün Willy Wonka 5 çikolata ambalajının altına altın bilet saklamıştır. Altın biletleri bulan 5 çocuk fabrikaya girme hakkına sahip olacak ve içlerinden biri hayallerinin ötesinde bir dünyaya kavuşacaktır. Ve Charlie ise çikolata alamayacak kadar fakir olmalarına rağmen o fabrikaya girmek için elinden geleni yapacaktır.Ve Charlie fabrikaya büyükbabasıyla birlikte girer...





Çikolata: (1959 Fransa'da geçer hikaye)Vianne Rocher (Juliette Binoche) adında bir kadın ve kızı yeni geldikleri kasabada küçük bir çikolata dükkanı açarlar. Fakat kasabanın tutucu belediye başkanı bu durumdan hoşnut kalmaz ve dükkanın kapanması için elinden geleni yapar. Ne var ki Vianne'in samimiyeti ve sıcaklığı kasabalıların büyük bölümünün sevgisini kazanmasına yol açacaktır...







Çikolatanın Gerçek Tarihi, Sophie D.Coe ve Michael D.Coe, Ayrıntı Yayınları, 2005.
Çikolatanın çağlara ve kıtalara yayılan tarihini eğlenceli ayrıntılar eşiliğinde okumak istiyorsanız tavsiye ederim.


Perşembe, Nisan 01, 2010

Cam bardağın keyfi başka...

Şekli başka olabilir ama çayımızı cam fincanda ya da bardakta içmek isteriz. İçini görmeliyiz. Rengini görmeden ve buğusunu hissetmeden keyif alamayız.

Bodum
Bitki çayları için de ideal süzgeçli bardak.
Aşağıdaki bardaklar çok güzel. Notanın yazdığı yere kadar içine su koyuyorsunuz ve bardağın ucuna hafifçe vurduğunuzda o sesi alabiliyorsunuz.

Çok ergonomiiiik :-)

Çay kaşığına gerek olmayan bardak.
Bardağın altındaki seramik topu hafifçe oynatmanız şekeri eritmeye yetiyor.
İçerken seramik top yerinden çıkmıyor merak etmeyin. Bardağın girintili yerinde kalıyor.
Tasarım;Florian Dussopt.

Çocuklar için eğlenceli bardaklar.

Çay içerken eliniz yanmasın istiyorsanız. Aşağıdaki bardak tam size göre. Bence de çok güzel bir fikir.
Üretici firma Maybe Design. Ayrıca el yapımı.


Bu bardakta herkes içemeeeez. :-()
Alman tasarımcısı; Thomas Kappes.
Ben evimde çay içerken ince belli dışında aşağıdaki bardaktan kullanıyorum. Çok hafif ve ince cam.
Faruk Malhan tasarımı bardaklar. İnce belli çay bardağı ve diğerleri yeniden yorumlanmış. Bence çok güzeller.


Su içerken eğlenmek ister misiniz?
Bardağın tabanındaki ayrı bir bölüme misket oyunu eklenmiş. Tasarımcısı, Charlotte Moneypenny.
Ama ille de ince belli de çay diyenlereee..

Zihni Sinir poşet sıkmalı çay bardağı :-)