Pazar, Ağustos 29, 2010

Alternatif bir tatil !

Tatil her zaman güzeldir. Hele deniz tatilleri...Bu yaz sıcaklardan fazlaca etkilendiğim için güneyde bir yerlerde tatil yapmaya dayanamayacaktım. O nedenle suyu soğuk bir deniz olsun dedik. Birkaç karar değişikliğinden sonra Saros Körfezinde karar kıldık. Erikli'de kalıp,bu merkezden körfezi gezecektik. Çok da iyi yapmışız. Sakin bir tatil oldu. Erikli Keşan'a bağlı güzel bir köy. Özellikle sabah erkenden denizi çok güzel oluyor. Tertemiz ve berrak. Dünyada kendi kendini temizleyen 2-3 denizden biri bu körfezde imiş.
Yakında Danişmend köyü var orman içinde. Ağaçlar sahile kadar uzanmış.
Bir gün sabah deniz faslından sonra kahvaltımızı yaptık ve benim iki yıldır görmeyi çok istediğim bir yere gitmek üzere yola koyulduk. "Kömür Limanı" denilen bu koy Gelibolu'ya bağlı. Muhteşem bir yer. Yüksek tepelerden arabayla tırmanıp inmek biraz zordu ama aşağıda gördüğünüz "deniz ayaklarımın altında" manzarası nefes kesiciydi.

Hele denizi...Buz gibi, birkaç metrede derinleşen, masmavi bir deniz.




Burada herhangi bir tesis yok. En çok karavanlılar veya dalgıçlar geliyor.  Denize girdiniz mi çıkmak istemiyorsunuz. Deniz gözlüğümü taktım ve yüzerek  dipteki harika manzarayı izledim. 
Bir gün sonra da madem buraya kadar geldik en batıya Yunanistan sınırındaki Enez'e de gidelim dedik. Enez küçücük bir kasaba ama tarihsel dokusu zengin. İlçenin bittiği yerde Meriç Nehri başlıyor. Meriç'in diğer kıyısı da Yunanistan.O kadar yakın. Aşağıdaki fotoğraftan anlaşılıyor.


İstanbul'a dönerken kıyıdan gezerek geldik. Tekirdağ Mürefte'deki şarap müzesini ve mahzenini gezip üretilen şarapların bazılarının tadına baktık. Tekirdağ'ın Şarköy-Kumbağ arasının bu kadar uçurumlu ve dağlık olduğunu da bu yolda öğrendik. Kendinizi Karadeniz'deymiş gibi hissettiren Uçmakdere denilen şirin bir köy var ki bir anda rakım 700 metre oluyeriyor. Burada 4-5 yıldır yamaç paraşütü yapılıyormuş.
"Tekirdağ'dan geçip de köfte yememek olur mu? Olmaz!... Hem de en meşhur köftecilerden birinde Özcanlarda yemek daha nefis olur"dedik ve uzuun bir yemek molası verdik.
Köfte zaten çok lezzetliydi. Ama büyük şişelerde getirdikleri kendi ayranları da tam sevdiğim gibi hafif tuzlu ve ekşiydi. Piyaz da menüyü tamamlıyordu. Tavsiye ederim. (Biz bu adresi Mehmet Yaşin'in notlarından almıştık.)

Çarşamba, Ağustos 18, 2010

Koca Tembel, Romain Gary

Uzun zamandır Romain Gary okumak istiyordum. Nerede okudum ya da duydum bilmem ama defterimin bir sayfasına adını ve romanlarını yazmışım ve geçenlerde artık okumalıyım dedim. Ama bu romanları bulmanın çok da kolay olmadığını farkettim. Çünkü epeydir basımı yapılmıyormuş.  Ben "Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı" ve "Biletiniz Buraya Kadar" romanlarını okumak istiyordum. Pek çok kitapçıya baktım, bulamadım. "Koca Tembel" adlı romanını buldum. Çarçabuk okudum. Romanda bir piton ile aynı evde yaşayan, müthiş yalnız ve sevgiye aç bir adamın hikayesi anlatılıyor. Asılında o kendisini çok da yalnız görmüyor. İnsanlarla kurduğu küçücük iletişimden bile çok anlamlar çıkarıyor. Yazarın dili çok akıcı ve mizah öğeleri barındırıyor.
Bu kitap yazarın diğer kitaplarını daha da merak etmeme neden oldu. Onların peşine düştüm.Sahaflara bakıcam. Umarım bulurum.

"...Blatte Sokağındaki Çin lokantasına kadar yürüdüm, akşam yemeği için; svdiğim bir yerdir, çünkü her şeyi ile ufacık bir yerdir;masalar, masalarda oturup yemek yiyenler,her şey, herkes diz dize, dirsek dirseğedir, yalnız başınıza olduğunuz halde kendinizi kalabalık gibi duyarsınız. Kimse size bir şey söylemiş olmasa bile lafa karışır,istediğinizi söyleyebilirsiniz; çünkü havada uçuşan sözcükler doğrudan size söylenmiş gibidir...havada uçuşan güzel sözlerden yararlanırsınız, öbürlerinin ilgisini çekersiniz..."(syf.135)

Yazar Hakkında

1914-1980 yılları arasında yaşayan Romain Gary, dünya çapında tanınan bir yazar olmuştur. Fransa'da her yazara ancak bir kez verilen Goncourt Edebiyat Ödülü'nü, bir kez kendi adıyla bir kez de takma adla yayımladığı iki romanıyla iki kez kazanmış olan tek yazardır. Bunun dışında senaryolar yazmış ve iki film yönetmiştir. Hukuk mezunu olan Gary, kitap yayımlamaya başlamadan önce, 2. Dünya Savaşı sırasında, Özgür Fransız Kuvvetlerine dahil olarak savaş pilotluğu yaptı. Bunların dışında, bir süre Fransız diplomatik servisi için çalıştı. Fransa'nın Los Angeles başkonsolosu oldu. Gary, eski eşi Jean Seberg'in 1979'daki ölümünün de etkisiyle, 1980'de, Paris'te yaşamına son verdi. Ölmeden önce yazdığı notun en sonunda "...çok eğlendim, teşekkür ederim. hoşçakalın..."demiştir.
Koca Tembel, Romain Gary, Can Yayınları, 2005, Çev.Müntekim Ökmen.

Cumartesi, Ağustos 07, 2010

3 Mayıs 1808- GOYA


Yıllar önce bir dergide gördüğüm bu resim beni çok etkilemişti. Fransız idam mangası tarafından kurşuna dizilen Madridliler. Günlerce açıkta bekletildikten sonra öldürülen bu 43 kişi Goya tarafından tuvale aktarılmış. Benim gördüğüm en etkileyici tablolardan biridir. Ressam tabloyu 1914'de tamamlamış. Bu tablo savaşın korkunçluğunu anlatan ve çığır açan ilk eser kabul edilmiş. Sanat tarihçileri onu bir devrim olarak nitelemişlerdir.
 İki grup arasında yerde duran fener görüntüye dramatik bir ışık vermektedir.Sol tarafta birbirine sokulup sarılmış kurbanlar arasında dua eden bir keşiş ya da rahip de vardır. Resmin tam ortasında da diğer kurbanlar beklemektedir. En ortadaki adamın kolları ya yalvarmak ya da meydan okumak için iki yana açılmıştır.Bu adamın duruşunun İsa'nın çarmıha gerilişini temsil ettiğine inanılır.

Arkada silik bir şehir manzarası gece karanlığında görünmektedir.
3 Mayıs, başka pek çok esere de ilham kaynağı olmuştur. Bu eserler arasında Édouard Manet'nin çizdiği bazı eserler( Maksimilian'ın İnfazı),

 ve Pablo Picasso'nun "Kore'de Katliam" tablosu ile başyapıtlarından biri olan "Guernica" yer alır.
      Kore Katliamı

Tablo şu an Madrid Prado Ulusal Güzel Sanatlar Müzesindedir.