Cuma, Ağustos 31, 2012

İrish Coffee-Kremalı İrlanda Kahvesi























İrlanda viskisi ile hazırlanan nefis kremalı kave..
Kahve ile yapılan en güzel içeceklerden biri.
En güzel ve orjinal hali San Francisco'daki The Buena Vista Cefe'de-imiş. Günde 2000 tane yapılıyormuş. Şimdiki şef 30 yıldır bu kahveyi yapıyormuş...Heryıl Foynes kasabasında 18-20 Temmuz tarihlerinde irish coffee festivali düzenleniyormuş.












Joe Sheridan tarafından 1942'de fırtınalı bir uçuştan dönen üşümüş pilot ve yolcuları ısıtmak için yapılmış.(Foynes hava üssünde) -(Sheridan's kahve-krema likörune bu ad sonradan verilmiştir)
Yapılışını izlediğim kadarıyla sıcak su ile çalkalanan kulplu ve ayaklı özel bardaklara sıcak kahve dökülüp ikişer tane küp şeker atılıp hızlıca karıştırılıyor ve içine viski ekleniyor. Önceden çırpılmış kaliteli krema bardağın üzerine bir kaşık tutularak yavaşça aktarılıyor (kremanın üstte kalması için)...
http://www.youtube.com/watch?v=j-6DIdCjpIQ  yapılışını burdan izleyebilirsiniz.

Çarşamba, Ağustos 29, 2012

Pratik ve Sağlıklı Çocuk Yemekleri-2

Semiz Otu Yemeği
Malzemeler:
-1 kase semiz otu yaprakları
-yarım yemek kaşığı ince doğranmış soğan
-1 tatlı kaşığı bulgur ya da pirinç
-1 çay kaşığı irmik
-zeytinyağı
-tuz, karabiber
-istenirse yarım tatlı kaşığı salça (ya da 1 yemek kaşığı domates)



Bulgurlu Fasulyeli Dible Yemeği
malzemeler (1 öğün için)
-7-8 adet taze fasulye
-1 yemek kaşığı doğranmış soğan
-1 yemek kaşığı bulgur
-zeytinyağı,
-tuz ve karabiber
soğanı yağda hafif pembeleştirin, küçük doğranmış fasulyeyi ekleyin biraz kavurun daha sonra bulguru ve kaynamış suyu ilave edip kısık ateşte pişirin, dinlendirip fasulyenin iyice yumuşadığından emin olup bebeğinize yedirin.

Tavuk-patates-Arpa şehriye pilavı
Kısaca açıklaması:
tavuğu kapaklı küçük bir tencerede çok az su ve yağ damlatarak pişirdim. Yarı zamanında küçük doğranmış patatesleri ekledim beraber piştiler. Arpa şeriye pilavını da pirinç pilavından çok daha doyurucu ve besleyici bulduğum için yaptım. Bir küp et suyu da ekledim pişerken. Güzel bir öğün oldu bence. Parçacıklı gıdalara geçtiğinizde bebeğiniz için iyi bir alternatif. Ayrıca çatalı eline verin tavukla patatesi kendisi de yer.

Yeşil mercimekli makarna:
Makarnayı hemen her çocuk sever. Biraz daha besleyici olsun derseniz yeşil mercimekle deneyin. Pişimiş mercimeği az soğan ve domatesle kavurup makarnayı ekleyin. 
Besleyici Bebek Kahvaltısı:
Bu kahvaltı ek gıdaya başlandıktan 2-3 hafta sonra küçük miktarlar halinde verilmeye başlanabilir. Sizinle birlikte normal kahvaltı yapana kadar kullanabilirsiniz. Bebeğiniz güne iyi bir başlangıç yapar.
-haşlanmış yumurtanın sarısı
-1 tatlı kaşığı labne peyniri
-1 çay kaşığı tereyağı
-1 tatlı kaşığı doğal pekmez (şeker katılmamış)
-yarım ceviz(veya 2-3 badem-fındık), yarım dilim ekmek veya bebek etimeği, 1 tatlı kaşığı toz tahıl (yedi tahıl karışımı) bunları rondodan geçirin
-sonra tüm malzemeyi sıcak devam sütü veya kaynamış suda ezin.
(9-10 aydan sonra tüm yumurta az haşlanarak eklenebilir veya tereyağında az ısıda yavaş yavaş omlet gibi pişirilip verilebilir. Balı 1 yaşından önce koymayın. İnek sütünü de 1 yaşından önce kullanmayın. Labne yerine tuzsuz peynir konulabilir. İsteyen 1-2 tuzsuz zeytin ezip koyabilir. Ceviz 8-9 aylıktan sonra verilebilir.Tüm bunlar isteğinize ve bebeğinizin durumuna göre çeşitlendirilebilir)
-Eğer bebeğinizde kabızlık sorunu varsa 1 kuru kayısıyı biraz sütte bekletip rondodan geçiridğiniz karışıma ekleyebilirsiniz. Ya da tereyağı yerine tahin koyabilirsiniz.


Not: yukarıda kendimce tarifini verdiğim yemeklerin bazıları ek gıdaya yeni geçmiş bebekler için uygun olmayabilir. Ona bebeğinizin durumuna göre kendiniz karar verin. Bazıları da büyük çocuklar için bile uygun. 
Ayrıca; ben 1 yaşından beri (artık damak tadı gelişiyor diye) kızma yaptığım yemeklere az tuz ve karabiber koymaya başladım.
tavsiyelerinizi ve tariflerinizi beklerim...

Cumartesi, Ağustos 25, 2012

Perde Pilavı (2)

Daha önce perde pilavı paylaşımım olmuştu. Yeni yaptıklarım birer kişilik, bu yüzden hamuru ince olmalı ki yediğiniz sırf hamur olmasın.
Tarife iki sene önce eklediğim şu yazımdan ulaşabilirsiniz;

Pazartesi, Ağustos 20, 2012

Kafana Şapkadan Başka Bişey Takma !



Şapka çıkarmak, şapkayı alıp gitmek, şapkasız çıkmamak... Şapka bir giyim öğesi olarak eskisi kadar vazgeçilmez değilse de, özellikle hanımlar ve taşralılar arasında yaygınlığını koruyan bir kılık kıyafet tamamlayıcı. Elbette, ısıtma ya da soğutmanın şimdiki kadar kolay olmadığı tarihlerde şapka insan sağlığını koruyarak ömrü uzatırdı. Nitekim, balık baştan kokarsa insan da baştan üşüyor.
Şapka ; Eski Türkçede "Şemsi siperli sepuş" denir.

Milano Katolik Üniversitesi'nin insanbilimleri doçenti olan Giovanna Salvioni, şapkanın, takanın ruhuna işaret ettiğini belirtiyor: "Bir insana baktığımızda ilk fark ettiğimiz öğe: Kiminle işimiz olduğunu bir bakışta anlamamızı sağlıyor. Biçemin, beğenilerin ve tutkuların; bir gruba, takıma ve dine aidiyetin simgesi olabiliyor. Simgesel anlamlar bakımından varsıl bir giysi, kısacası zamanın modasından çok daha öte bir şey." (focus)
Bazı şapkalar bir meslek simgesi; aşçıların şapkası gibi, bazıları etnik, bazıları moda tasarımcısının elinden çıkımış bazı şapkalarsa askeri birliği, rütbeyi veya görevi simgeliyor.
Tarihte ilk şapka Çin'de (çoğu şeyde olduğu gibi) ortaya çıkmış. At idrarı ile yapıştırılmış deriden ibaret. Asurlular keçeden yapılmış silindir biçimli bereler takarmış, Romalıların geniş kenarlı petasosları varmış.
Avrupa'da ise efendiler ile halkı birbirinden ayıran en önemli kıyafet aksesuarı olmuştur.
İngiltere'de Ascot'ta yapılan at yarışlarına izleyici olarak katılanların kılık kıyafette uymaları gereken sıkı kurallar vardır.  Spor giyim yasak, jean ve şort yasak, erkekler bütün düğmeleri kapalı gömlek ve kravat giyecek, kadınların etek boyları ve elbiseleri belli kurallara bağlı. Bir de kadınlar arasında ilginç şapka yarışı vardır adeta ve geleneksel hale gelmiştir.

Ülkelerdeki Şapka Çeşitleri;
silindir şapka-İngiltere (Verdi'ninki ünlüdür)

Panama Şapka-Ekvador

borsalino şapka-İtalya (30'ların klasiği)
coppola-İtalya (sicilya mafyası ile bütünleşmiştir)
chola şapkası-Bolivya (kadınların şapkası)

payet- Fransa
bask-İspanya(İç savaş sırasında Franco karşıtları takar, Che ile bütünleşmiştir)
stetson-Amerika (tipik kovboy şapkası)

sombrero-Meksika (siesta yaparken ideal)

sidara-Hindistan (yukarı kast Hintliler için)
kalpak-Türkiye (Kurtuluş Savaşımızın simgesi)
tarbuş-Fas (fes yani)

Bir de dini anlamlar içeren şapkalar var. Musevilerin kippası gibi. Başın tepesini insan zekasının özünü koruduğunu düşündükleri için örtüyorlar.
Hıristiyanlıkta ise şapka kilise hiyeraşisini gösterirdi. Siyahlar rahiplere, kırmızılar kardinallere, beyaz yalnızca papaya aitti.

Çarşamba, Ağustos 15, 2012

Küçük Şeylerin Tanrısı- Arundhatı Roy


Bu romanı Zeynepciğim bir kaç yıldır söylüyordu bana. Nihayet aldım ve okudum. Çok beğendim ve çok etkilendim. Şiirsel tasvirler ve kara mizahın bolca kullanıldığı roman geçmişle günümüz arasında gidip geliyor. Romanın konusunu ve "kim kimdir"i anladıktan sonra çok akıcı gidiyor. Kitabın yarıdan sonrasını yüreğiniz burkularak okuyorsunuz. Konusundan çok az bahsedeceğim, büyüsü kaçmasın. Küçük Şeylerin Tanrısı, 1960'ların Hindistan'ında geçiyor. Zengin Hindu ailenin kızıyla toplumun en alt kesiminden bir işçinin yasak aşkının çarpıcı öyküsü. Genç kadının ayrıldığı kocasından olan biri kız biri erkek çift yumurta ikizleri Rahel ve Estha, öykünün tanıkları; romandaki nerdeyse tüm olaylar onların çevresinde olup bitiyor ve kızın gözünden anlatılıyor. Geriye dönüşlerle örülen roman, ürkünç bir sonla noktalanıyor.

Arundhati Roy'un ilk ve tek romanı 'Küçük Şeylerin Tanrısı' yayımlandığı dönem çok ses getirmiş ve 1997 yılında Booker Ödülü'ne değer görülmüş. Duyurmak ne söz, tam otuz üç dile çevrilen bu soluk kesici ilk roman eleştirmenlerden büyük övgüler almış, beş milyondan fazla satmış, gazeteler ve televizyon kanalları Roy'la söyleşi yapabilmek için kuyruğa girmişler.  Booker Ödülü'nün seçici kurul başkanı Profesör Gillian Beer, kitabın ödüle değer bulunmasını şöyle açıklamıştı: "Roy, olağanüstü bir dilsel yaratıcılıkla Güney Hindistan'ın tarihini bir kız çocuğunun gözünden gözler önüne seriyor. Küçük Şeylerin Tanrısı'nda anlatılan öykü, yerel olmakla kalmıyor, tüm insanlık için temel bir nitelik kazanıyor. Küçük Şeylerin Tanrısı, aşk ve ölümle ilgili bir roman, ama öyküsünü benzersiz bir durulukla anlatıyor..."

Arundhati Roy ; 1961'de Hindistan'ın güneyindeki Kerala eyaletinde doğdu. Annesi Süryani, babası Bengalli bir Hinduydu. Annesinin kurduğu özel bir okulda eğitim gördü. On altı yaşında gittiği Yeni Delhi'de bohem bir yaşam sürdü, teneke damlı bir kulübede yaşadı, geçimini boş şişeleri satarak sağladı. Daha sonra Delhi Mimarlık Okulu'na girdi ve orada ilk kocası mimar Gerard Da Cunha ile tanıştı. 1984'te ikinci kocası sinema yönetmeni Pradeep Kishen'le tanıştıktan sonra bazı filmlerde oynadı ve senaryolar yazdı. 1992'de yazmaya başladığı Küçük Şeylerin Tanrısı adlı romanını 1996'da tamamladı. Daha sonra, Hindistan'daki nükleer silâh denemelerine tepki olarak Düşgücünün Sonu adlı kitabını kaleme aldı. Hindistan hükümetinin hidroelektrik santralı projelerini şiddetle eleştiren yazıları Yaşamanın Bedeli adlı kitabında topladı. O günlerden bu yana küreselleşme, savaş ve sömürü karşıtı eylemlere önderlik ediyor. 2004'te. Son olarak, İstanbul'da toplanan Irak Dünya Mahkemesi'nin Vicdan Jürisi Başkanlığını üstlendi.
İngilizce aslından çeviren İlknur Özdemir, Yapı Kredi Yayınları, 10.baskı,2011.

Pazartesi, Ağustos 13, 2012

Kurtuluş'ta Bir Pastane; Üstün Palmie Pastanesi


Geçtiğimiz paskalyada bu pastanenin paskalya çöreğini yedim ve tadı da  adı da aklımda kaldı. Yediğim en güzel paskalya çöreğiydi. Geçenlerde tahinli çöreğinin de meşhur olduğunu duydum ve "ne duruyoruz" diyerek atladık arabaya gittik. Baruthane Caddesi üzerindeki bu pastane küçük ve mütevazi ama ne tatlar barındırıyor. Paskalya çöreği ve tahinli çöreğinin yanında likörlü çikolatası da meşhur. Paskalya çöreği nin yapımını Rum ustalardan öğrenmişler, mahlepli ve sakızlı.
Gerçekten lezzetli.
Böyle şeylerin meraklısıysanız, yolunuz düşerse bir uğrayın bakın tadına derim.