Pazar, Kasım 03, 2013

Fırtınalar, Halil Cibran

"Mürekkeple yazan, kalbinin kanıyla yazan gibi değildir.Can sıkıntısının doğurduğu sükut, gamın yarattığı sükut gibi değildir..." s.79
Halil Cibran'ın sözlerini bazı yazılarda okuduğumu hatırlıyorum ama ilk defa bir kitabını okudum. Fırtınalar kısa deneme ve hikayelerden oluşuyor. Kitaplığımda bir süredir duruyordu.
Bazı yazıları çok kişisel, iç dökme şeklinde, bazıları toplumsal konularla ilgili, bazıları ölüm ve aşk üzerine ama genelde farklı bakış kazandırabilecek türden.






















"Suriye kurtların inleriyle domuzların ağılları arasına savrulu mu kalır yoksa fırtınayla birlikte bir aslan mağarasına ya da bir kartal yuvasına mı taşınır?  Lübnan'ın tepelri üzerine fecir doğar mı?..." s.80.
Ülkesinden uzakta olmanın verdiği üzüntü (ki öldükten sonra memkeletine gömülmeyi istemiştir), aşk acısı, ölüme duyulan özlem, hüzün, riyakarlık genel başlıklar.
İlginçtir bu yazarın adını duymama vesile olan kişi bu ve benzeri yazarların cümleleriyle konuşmayı severdi ve tanıdığım en riyakar kişilerden biriydi. Yıllardır bu kitaptan uzak durmama sebep budur belki de. Bu önyargıyla okudum zaten. Benim sevdiğim yazı tarzına da uzak ama dediğim gibi farklı bakış açısı kazanmak güzeldir, bu yazarla bunu yapabilirsiniz. Aslında sessizliğin zenginlik olabileceğini anlayabilirsiniz.
Halil Cibran Lübnan asıllı ABD'li ressam, şair, yazar, felsefeci olarak biliniyor. 1883 doğumlu. Ermiş en bilinen kitabı. Rodin'den resim dersleri almış. Rodin, Cibran’ı “20.yüzyılın Blake’i” olarak nitelemiştir.
 

Hiç yorum yok: