Cumartesi, Temmuz 12, 2014

Dünyanın Ölçümü, Daniel Kehlmann

Zeynepciğimin bana gelirken getirdiği bu kitabı daha sonraya bırakmak istemediğim için elimdeki kitap bitince hemen okudum. Kehlmann'ın Sesler kitabını merak ediyordum, hatta listemde duruyor uzun zamandır ama buna kısmetmiş.

Kitabın ilk sayfalarındayken daha işte yine iyi bir yazar dedim kendi kendime.
İnce mizahla birleşmiş yalin bir dil.
Kitap hakkında bilgiyi arka kapak çok iyi vermiş zaten, önce olduğu gibi onu yazayım sonra kendi fikirlerimi..
"Alman Aydınlanma Çağı'nın iki bilim adamı, doğabilimci, coğrafyacı ve kâşif Alexander von Humboldt ile 'matematiğin prensi' Carl Friedrich Gauss, 'dünyayı ölçme' fikrini farklı düzlemlerde, ama tutkuyla gerçekleştirmeye koyulurlar. Humboldt, Güney Amerika'nın balta girmemiş ormanlarında, sarp ve kayalık dağlarda her ırmağı, her gölü, her alanı ölçmeye kalkışır. Gauss ise, evlendiği gece bile, aklına gelen bir formülü not etmek için karısının koynundan fırlayacak kadar tutkuludur. İki bilim adamı,1828'de Berlin'deki bir bilim kongresinde buluştuklarında, kendilerini Avrupa'yı kasıp kavuran politik çalkantıların ortasında, aslında hiç tanımadıkları bir dünyada bulacaklardır. Daniel Kehlmann'ın Dünyanın Ölçümü adlı romanı, iki bilim adamının güldüren, hüzünlendiren ve düşündüren serüvenlerini anlatıyor. Günümüz edebiyatının harika çocuğu Kehlmann, Aydınlanma Çağı'nın iki harika çocuğuna hayatın merceğinden bakıyor. Alman dili edebiyatında Süskind'in Koku'sundan bu yana en çok okunan roman olan Dünyanın Ölçümü, aklın macerasının öyküsü."
-kitabın yarıdan fazlasında Humboldt ve Gauss ayrı ayrı verilmiş. Humboldt nehirler, dağlar, ormanlar aşıp ölçümler yaparken Gauss formüller, ölçümler ve araştırmalarla uğraşmaktadır. Sona doğru tanışırlar. Önce çok anlaşamazlarsa da sonradan konuştukça birbirlerine hak vermeye başlarlar.
-matematiğe, astronomiye veya fen bilimlerine meraklıysanız mutlaka okuyun hatta bu branşlarda öğretmenseniz lise veya üniversitede öğrencilerinize de okutturun bence.
-Bu kitap biraz biyografik bilgiler de içerse de yazarın hayal ürünü kattıkları da çokmuş.
-Kitapta adı geçen bir kontun sözleri hoşuma gitti. Gauss gözlemevinin inşaatı için ölçümler ve görüşmeler yaparken arazisindeki iki ağacı kesmek üzere izin almak için konta gider. Konuşurlarken Gauss, kontun yazdığı matematik kitabını okuduğunu öğrenir ve çok şaşırır, konta matematik ilgi alanınız mı?der.. O da "hayır ilgi alanlarım çok kısıtlı. Ancak bilgimi ilgi alanımın sınırlarının çok ötesine yaymayı her zaman gerekli gördüm" der.
-bence her iki bilim adamı da çok çok zeki ve hatta dahi ama duygusal zekaları biraz vasat. Gauss'un eşi, çocukları ile iletişiminden, Humboldt'un abisi ya da diğer insanlarla diyaloglarından bu çok iyi anlaşılıyor..Bazen bir şeyi yapmaları gerektiği için yapıyorlar isteyerek değil. Duygusal değiller ve çok açık sözlüler.Yaptıkları işe öyle adamışlarki kendilerini dünyada olan bitenden haberdar değiller. Savaş çıkmış, haberleri yok:-)
"Gauss çok yakında makineler insanları ateşlenmiş bir merminin hızıyla şehirden şehire taşıyacak. O zaman Göttingen'den yarım saatte Berlin'e gelinecek.
Eugen kuşkuyla başını salladı.
Tuhaf ve haksız bir durum dedi Gauss, varoluşun acınası raslantısallığına iyi bir örnek, insanın belirli bir zamanda doğması ve istese de istemese de ona bağlı olması. İnsana geçmiş karşısında yakışıksız bir avantaj sağlıyor ve onu geleceğin soytarısı haline getiriyor.."syf.8
Ayça Sabuncuoğlu'nun çok iyi çevirdiğini söylememe gerek yok sanırım..

Hiç yorum yok: