Pazartesi, Eylül 15, 2014

Süleymaniye Gezisi

yine düştük yollara..Bu kez rotamız Süleymaniye Külliyesi ve Mimar Sinan Sokağı. İMÇ'nin arka tarafından ara sokaklardan yürüyerek gitmeyi planladım. Fakat biraz daha aşağıya Küçükpazar'a inmişiz. Çok eski ama dökülmekte olan evlerin bulunduğu bu semt hakkında daha önce bir belgesel yapıldığını duymuştum. Çoğunlukla bekar odalarının bulunduğu küçük çarşılı bu mahalleye daha önce yolumun düştüğünü hatırlamıyorum. Çok titiz bir restorasyonla merkeze bu kadar yakın bu mahalle harika bir yer olabilir. Buradan yukarı dik bir yokuşla Süleymaniye'ye geldik.

Süleymaniye zaten bildiğiniz ve adından da anlaşılacağı gibi Kanuni Sultan Süleyman'ın kendisi için yaptırdığı külliye. Mimar Sinan burayı 1551-1558 yılları arasında yapmış.Külliyenin içinde cami, medrese,kütüphane,hastane,türbe,hamam,imaret ve dükkanlar var. Dört minaresi var; bu fetihten sonraki dördüncü padişah olduğunun, on şerefe de onuncu padişah olduğunun simgesidir.
Caminin pek çok ilginç özelliği var. Bunlardan biri; Cami, içindeki kandil islerini temizleyecek hava akımına uygun inşa edilmiştir.Yani cami içinde yakılan lambalar fazla is ürettiğinden iç cephe süslemelerine zarar verebilirdi. Bunu önlemek için islerin tek bir noktada toplanmasını sağlayan bir hava akımı yaratacak şekilde pencereler inşa edilmiştir. Camiden çıkan isler ana giriş kapısının üzerindeki küçük odada toplanmış ve bu isler mürekkep yapımında kullanılmıştır.(devrin en kaliteli mürekkepleri)
biz cuma namazına denk geldiğimiz için caminin içini gezemedik. Elimde hala lisedeyken çektiğim fotoğrafları durur çünkü bu cami benim dönem ödevimdi. Çok detaylı araştırıp gezmiştim.
Bugün de türbeleri, avlusunu ve çevresindeki sokakları gezdik.


Mimar Sinan'ın türbesi burada. Dış avlu duvarının köşesinde mütevazi bir yapıdır.


 bahçesinde kedi kovalama faslı;
Süleymaniye Hamamı; 82 yıl kapalı kalmış 2001'de tekrar hizmete açılmıştır.


 Benim bu gezideki amaçlarımdan biri de Mimar Sinan Sokağı'ndaki emaye ustasını bulmaktı. Aşağıda gördüğünüz gibi sokak bomboştu. Çünkü dediğim gibi namaz saatine denk gelmiştik.En fazla beş-altı dükkan açıktı. Türbeleri gezip kuru fasülyemizi yedikten sonra bir daha geldik çoğu dükkan hala kapalıydı ve üzerinde dükkanın adının yazılı bir tabelası da yoktu. Bu sokağın sonuna doğru bulunan turistik takı dükkanına bayıldım. Çoğunlukla iğne oyası, boncuk vs.den harika takılar vardı. Fakat fotoğraf çekme izni yoktu.

Aşağıdaki dar yol Kanuni ve Hürrem'in türbelerine gidiyor. Arap ve Türk turistler kanımca camiden çok bu türbelere ilgi gösteriyor.

Kanuni'nin türbesi.
Hürrem'in türbesi.
Her ikisi de sekizgen yapı. İçindeki çiniler muhteşem.
Aşağıda yüzyıllardır aşınan mermer eşikten detay.

vee meşhur Erzincanlı Ali Baba kurufasülyecisi. Yer bulmakta zorlandık. Ama beklemeye değer.

Darüzziyafe'de tarihi bir mekanda Osmanlı-Anadolu mutfağından seçme yemekler sunuluyor.

 

Hiç yorum yok: