Pazartesi, Aralık 29, 2014

Kader, Tim Parks

Kitabın giriş cümlesi ile başlamak istiyorum. Çünkü girişten itibaren etkiledi beni;
"İngiltere’ye döndükten üç ay kadar sonra, kitap halinde bir araya getirildiğinde saygın bir meslek hayatını bir şahesere dönüştürecek olan –itiraza katiyen yer bırakmayacak kadar kapsamlı ve nihai bir kitap yazmayı planlıyordum- malzemeyi toplamayı nihayet toparlamışken –tek can sıkıcı eksik, Andreotti’yle yapılacak röportajdı- tesadüf bu ya, Knightsbridge’de, Rembrandt Oteli’nin resepsiyonunda, bir bakıma hem bir alandaki başarılarımı hem de bir diğerindeki başarısızlıklarımı simgeleyen bir yerde durduğum sırada, oğlumun intihar ettiğini telefonla haber aldım.”

İtalya'da yaşayan bir İngiliz olan Tim Parks'ın bu romanı anladığım kadarıyla kendisinden de izler taşıyor.
Yukarıdaki girişten de anlaşıldığı gibi roman kahramanı tam da bir kitap yazmayı planlarken şizofren olan oğlunun intihar haberini alır. Karısına dair bütün sıkıntıları, tahammül edemedikleri daha doğrusu ilişkilerindeki açmazlar su yüzüne çıkarken bir yandan da oğlunun cenazesi için yola çıkarlar. 
Romanda pek diyalog olmaması, yazarın sık sık teknik değiştirerek iç konuşmaları, bilinç akışı vb.ile yazması okumayı zorlaştırıyor ama bir o kadar da zevk veriyor. Bazen satırlarca uzun cümleler var ama çevirmen o kadar güzel çevirmiş ve yazar o kadar güzel anlatmış ki anlamak için değil hoşuma gittiğinden bir -iki kez daha okudum
"Acımız dışında her şey bir muammadır."
Çev. Roza Hakmen, Kanat Kitap.

Hiç yorum yok: