Pazartesi, Mayıs 11, 2015

Eataly İstanbul'da Tortelini yapımı

İstanbul'da Zorlu Center'da bulunan iki katlı devasa alandaki Eataly ağırlıklı olarak İtalyan marka şarap, peynir, makarna,sos vb.ürünler satıyor. İçinde restoran ve cafeler de var. Selenle orada buluşup gezmiş daha sonra da pizza yiyip kahve içmiştik. Daha sonra makarna yapımı ile ilgili kısa atölye çalışmaları olduğunu öğrendik ve Selen bizi kaydetti. Bir cumartesi gittik. Farklı bir deneyim oldu. Makarna ustası Karla ile tortelini yapımını öğrendik.

Tortelini undan iri irmikten ince farklı bir tür un ile yapılıyor. Bu unu ülkemizde bulmak pek mümkün değilmiş. Hatta Eataly'de de yoktu.
İç malzemesi ise peynir ve kıyma karışımı. Hamur hazırlanmıştı.

Makarna açma makinesinde açtık, eşit kare parçalar halinde kestik. İçlerine aynı mantı gibi birer parça harçtan koyup ikiye katlayıp parmağımızın çevresinde dolayıp birleştirdik. Çok zevkliydi.

Yaptığımız tortelliniler hemen bir makineye konulup içindeki tüm nem buharlaştırılıp kurutuldu. Böylece bir süre saklanabilir hala getirildi. Birer paket de bize hediye edildi. Yaptıklarımızın tadına da baktık.
İçine sadece peynir veya sebze de koyabiliyorsunuz. Domates ya da krema soslu olabiliyor. Mantarlı ve tavuklu ya da lor ve ıspanaklı dolgulu da harika oluyormuş.
Biz "aa ayı mantıya benziyor" dediğimiz de de Karla "zaten herkes benzetiyor ama aynı değil" diye bizi uyardı. Gerçekten de yapım şekli biraz benziyor gibi ama tadı farklı.

Hatta yaparken şarkısını da söyledik. Nakaratı şöyle; Plin plin tortelliiin...

Kumarbaz, Dostoyevski


Dostoyevski'nin ne kadar büyük bir yazar olduğunu zaten biliyoruz. Onu övecek değilim ama her romanında bana biraz daha farklı yönlerini gösteriyor gibi geliyor. 
Dodtoyevski'nin hayatı dolu dolu ve çalkantılarla geçmiş. Hasta bir anne ve sarhoş bir babanın çocuğuymuş. Babasının ölümünden çok vicdan azabı duymuş çünkü onun ölmesi için defalarca beddua etmiş. Siyasetle ilgilenmiş, ilk kitapları beğenilmemiş, bir komplo yüzünden tutuklanıp son anda ölüm cezasından kurtulmuş. Kumara bulaşmış, parasız kalmış, sara nöbetleri geçirmiş ve genç yaştaki kızının kaybıyla sarsılmış...Hayatı acılarla dolu. 
Dostoyevski bu romanda kendi hayatından kesitleri de kullanmış. Avrupa'da geçirdiği bir dönemde kumar tutkusu yüzünden oldukça zor zamanlar geçirmiş. Önce yüklü bir miktarda para kazanıyor, paranın çoğunu hasta eşine tedavi olması için yolluyor. Sonra çok para kaybedip çaresiz kalınca o parayı geri istiyor. 
Bu romanı o dönemlerden esinlenerek yazmış. Suç ve Ceza'dan sonra yayınevi ile anlaşması gereği yeni romanı yazıp vermezse diğer tüm romanlarının geliri üzerinde hak iddia edemeyecekti. Süre dolmak üzere iken yani 25 gün kala bu romanı yazmaya başlar. Kendisine tuttuğu genç ve yetenekli daktilocu kıza aşık olur ve daha sonra da onunla evlenir.

 Bundan sonraki Dostoyevski eserim Karamazov Kardeşler olacak. Onu epeydir merak ediyorum.