Çarşamba, Temmuz 22, 2015

Ahşap ve taş boyama

Boyamayı seviyorum, renkleri seviyorum. Elime ne geçerse boyuyorum; ahşap, taş, cam, kumaş, duvar, saç..bu aralar tırnak 😀
İşte akrilik boyalarla bunları yaptım.
Çizip boyarken sıkıntımı unutuyorum.
Kızıma da boya, fırça, kağıt, taş vs veriyorum. Zamanı unutuyoruz.
Keşke bazı şeyleri değiştirmek ve renklendirmek biraz boya ve bir fırçayla olabilseydi. 

Sodom ve Gomore, Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Her nedense bu kitabın konusunu başka biley sanırdım. Zeynep bana getirdiğinde de " hah işte bunu da okumak istiyordum" dedim. Okurken farkettim ki beklediğimden oldukça farklı.
Kurtuluş Savaşı günleri İstanbul'da bulunan itilaf devletlerinin subay ve diplomatları ile İstanbul'un üst düzey sakinleri arasında geçen hikayeler. Ön planda da bir türlü evlilikle sonuçlanmayan, kıskançlık krizleri ile sürekli şekil değiştiren bir ilişki. Aslında ahlaki değerler sorgulanmaktadır. Anadolu'da bir savaş verilirken her gün İngiliz veya Fransız subaylarla partilere katılan hatta onların gözüne girmeye çalışan Türkler vardır romanda. Onların İstanbul'a yerleşmiş oranın sahibiymiş gibi tutumları vardır.
Yazarın dili çok güzel, akıcı.
Sodom ve Gomora Eski Ahitte geçen günahkar kentlerdir. Bir süre sonra depremle yıkılıp yok olmuşlardır. Yazarın romana bu ismi vermesinin nedeni de hemen anlaşılıyor zaten.

Çarşamba, Temmuz 15, 2015

Grayson Perry Sergisi, Pera Müzesi

iki ayda bir Pera Müzesine uğramayı alışkanlık haline getirdim. Düzenli değişen sergiler olduğ gibi sabit olanlar da var. Bu kez çağdaş sanatın en sıra dışı isimlerinden Grayson Perry'nin eserlerini görmeye gittim.


British Council işbirliği ile gerçekleşen sergide 6 halıdan oluşan eserler sergilenmiş. Adı Küçük Farklılıklar. Günlük hayattan yaşama biçimlerinin anlatıldığı halılarda detaylar ve renkler harika. Hepsinde detaylı hikayeler var.


Alt katta Cecile Beaton'ın fotoğraflarından oluşan sergiyi de mutlaka gezin.



Bir alt katta Kahve Molası sergisi tam bana göreydi..

İlginç bir detay da binanın dış cephesinde var. Müzenin 10.yılı için iki Kanadalı sanatçı tarafından tasarlanan bu yapıtta 10 bin gözlük camı tek bir çerçevede toplanmış. "gör bak deniz" adlı çalışma için çok önceden duyuru yapılıp bu gözlük camları toplanmıştı. Bir araya geldiğinde ne kadar farklı bakış açılarının olabileceğini gösteriyormuş.

Salı, Temmuz 14, 2015

Kavgam, Karl Ove Knausgaard

Kavgam adlı bu romanı duymuş ve "acaba Hitler'in kitabına bir gönderme mi var?" diye düşünmüştüm. Yazarın adını duymamıştım.

Zeynom geldiğinde bana bunu da hediye olarak getirince çok sevindim. Kitabın ilk bir kaç sayfasında övgüler var. "başlayın bırakamayacaksınız" şeklinde. Gerçekten de başladım bırakamadım. Ama başlangıçta yoğun tempo nedeniyle istediğim kadar okuyamadım. İlk bir kaç gün yavaş ilerledim. Yazar 3600 sayfada kendi hayatını anlatmış. Benim başladığım ilk cilt çocukluk ve ilk gençlik yılları.  İnternette gezinirken iki yıldır epey fenomen olduğunu gördüğüm gibi çok eleştirenler de var. Bunun tam bir reklam işi olduğunu söyleyenler.
Bu kısımlara takılmadan okudum ve yazarın detayı seven diline rağmen çok hoşuma gitti.
Aslında 600 sayfalık kitapta çok ilginç bir şey yok. Önce ergenliğinin sonra gençliğinin ilk yıllarını anlatan yazar gündelik sıradan şeyleri yazmış daha çok. Romanın son kısımları ve duyguları çok iyi tarif eden kısımları güzeldi.